15 Ağustos 2010 Pazar

Coffee girl at the window

Çok feminen ama, yandaki abla kadar olmasa da, gece gece o sehpaya basıp pencerenin kenarına çıkıp, bir elinde filtre kahve, bir elinde bırakmaya çalıştığın sigara, Brooke Waggoner'dan Hush If You Must dinlemek ayrı bir eğlenceli efil efil rüzgar seyyah olmuşken vücudunda. Another Dwarf, Different Story'den (Add your ads here) edindiğim eski bir oyungezerin sayfalarında buldum brooke ablayı. İlla benzeticem ya, eh tori amos diyeyim yer yer.  Vazgeçtim demiyorum, daha tatlı daha sevecen bu, daha da buruk bu kızıl kafa.

jetAudio, çevir kazı yanmasın yaparken, hem sigaranın hem de kahvenin sonuna gelmek...sanki hem ayakta hem yatakta çok iyi anlaşan bir çiftin aynı anda Nicelerinin Tepesinde buluşması gibi. Hele ki, kahve koymak için kullandığın kaşığa yapışan tane kahvenin son yudumda ağzına gelmesi, bir kadın için hem zor hem de mutlu anlarda bir parça çikolatanın anlamı neyse, benim içinde o kahve taneciğinin öyle bir anti depresan etkisi var. Bu son 'var'dan beri 10 dakika geçti ve yazacak birşey bulamıyorum, demek ki Hush if you must one last time. 




Her ne kadar elindeki starsucks olsa da coffee girl is coffee girl. Keşke her zaman kahve kahvedir ya da her zaman kadın kadındır da diyebilseydim. 


2 yorum:

Byb dedi ki...

what is this i dont even...

Pyro In TehRain dedi ki...

a burst of estrogen