Ehm...eee.....ses....ses, ses.....ha ne....ha bu öyle değildi değil mi?! Eee....test...test...yazı....galiba bu klavye çalışmıyor...hı, ne...şimdi okuyorlar mı...ah, peki!
Efenim bakıyorum en son yaklaşık 3 ay önce süpersikimsonik bir girdi yapmışım, onda da belli ki kafam güzelmiş. Epey boşladık bu yazma işini, WoW denilen musibet sağ olsun. WoW meselesine katiyen döneceğim ama kafamdaki sırayı takip etmeyi pek bir zekice iş olarak belledim hadi hayırlısı.
Bunca zamandan sonra neden yeniden yazmaya başladım, çünkiii aylardır aradığım muhtar çakmağını (VIVA LA MUHTAR ÇAKMAAAAAĞ) Kıyıköy'e giderken saçma sapan bir şekilde (Simyacı Stayla, aramaya başladığım yerde) buldum. Bu gerçekten benim için hayatta iyi şeylerin de olabileceğinin bir göstergesi. Ne var ki tam olarak iyiliğe inanmam için bu evrenin bayağı bir yol evrilmesi ve bir hayli kozmik saçmalık tecrübe etmesi gerekiyor. Bkz. Tüm kadının ırkının ortadan yok olması ve erkeklerinin serçe parmaklarını kesip toprağa ekmeleriyle çocuk sahibi olabilmeleri. Bence çok güzel olurmuş gibi geliyor, en azından yaratılışın gayesi olan cennet popülasyonunu arttırma konusunda bayağı bir yol katederdik. Bunu uzun süredir hayatındaki kadın popülasyonunu minimumda (1!!!) tutan birisi olarak söylüyorsam bence birilerinin beni ciddiye alma vakti gelmiştir, ya da nerdeydi benim ataraksım...hah uzat bakim o şişeyi...Ha bir de Kıyıköy son baharda bölyle bir yer, HL2EP3'ü burada çekeceklermiş (Yazında bildiğin Lost Coast tadında):
Yazmaya gerçekten sevkeden asıl sebebin yukarıda yazılmış olmasına inanmadığınızı tahmin ediyorum ve size sadece go and eat your shit diyorum, with a dozen of pencils...and whole Brown family. Neyse, kavuştuğum ve beni "I'M CUMMING ON YOUR SHOULDER!" nidalarıyla mutluluktan çıldrtan çakmağımın yanında izlediğim iki filminde çok büyük etkisi var. Çok üşendim linklerini vermeyeceğim, google them bitches.
İlki george amcamı ilk defa bu kadar rol yaparken izlediğime inandığım Up In The Air. Bir mini oskar verdim içimden kendisine, ama miniminnacık. Karaktere bayıldım, hatta idolüm artık. Bence de çanta boş olmalı, izleyin görün hak verin. Kimi klişeleri barındıran ama ilginç konusuyla bağlayan, bu sırada düşündürücem diye izleyenin beynini pekmez edip çıkarmayan, romantizmin de bokunu çıkartıp emo damarları çoşturmadan, 3 saniyelik şahane göt sahnesiyle erotizmin de doruklarına varıp orada bırakan bir film. Yine de Alex, Allah belanı versin. Mini spoilerımı da verdikten sonra diğer filme geçebilirim.
It's Kind Of A Funny Story biraz ergen filmi gibi ama ben uzun zamandır hiç film izlemediğim için bayıldım. Neredeyse herkesin sevdiği "ünsüz yönetmen, ünsüz oyuncu" kadrosuyla harika işler çıkartan filmlerden. Orjinalinde hastaneye yatmaya karar verecek kadar kronik intihar eğilimlileri bu kadar eğlenceli tipler midir bilmiyorum ama hayata umutla bakmayı bıraktığınız anlarda izlenebilecek bir film. Evet bu sıralar biraz darlıyım o yüzden böyle antidepresan kıvamındaki filmler iyi geldi bana. Hemi de Emma Roberts denilen abla var ki, sübyancı damarların kabarmaması içten değil. Öyle ki filmi bitirip ablanın diğer filmlerini araştırdım ama bu işkenceye dayanabilecek kadar sübyancı mitikondirisine sahip olmadığımı farkettim. May the force be with us kardeşlerim. Bu filmde de bu sahneyi görüp de "Allah belanızı versin lan, yatacak yeriniz yok sizin" dememek elde değil.
Şimdi yukarıdaki satırları okuyup "Emobots, transform!" moduna girdiğim zannedilebir ki durum tam aksi. Şu filmleri izleyip geçmişte ne kadar saçmaladığımı, duygusal olucam arkadaş ben sizin gibi olmucam imajı çizmek namına ne kadar eblek işlerle uğraştığımı farkettim. Bu aydınlamama müteakip direkman (yeni bir süper kahraman, aldırmayın siz ona) diğer bloğumu tedavülden kaldırdım. Şimdi bakınca çok komik geliyor. Pişman değilim (Justin Bieber dinledim sanki aq, dramaya gel) ama artık gereksiz olduğunun farkına varacak kadar bu dünyada yürüdüğümü düşünüyorum.
Bana ayrılan sürenin sonuna gelirken WoW mevzusuna girmediğimi farkettim ama o da başka bahara. Şimdilik şunu demekten utanmıyorum, IQuit. İlerde bir gün elbet oradaki dostlarla yeniden buluşacağız ama şimdilik baygonluk ve de enerjimi başka işlere (mesela bu bloğa) verme isteği ağır basıyor. Ne Borderlands atıyoz, hemen geliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder